Evlerde Zehirlenmeler

AYÇE ÇELİKER

Genel bilgiler:

Özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra ivmesi hızlanan bilimsel ve teknolojik gelişmeler sonucunda çevremize pek çok yeni kimyasal madde katıldı; ilaçlar, böcek öldürücüler, kozmetikler, ev temizlik maddeleri ve daha binlercesi… Ne yazık ki bu maddeler sadece sağlığımızı iyileştirmekle, zararlılardan kurtarmakla, bizleri güzelleştirmekle ve günlük yaşantımızı kolaylaştırmakla kalmıyorlar; gerekenden fazla ya da yanlış yerde kullanıldıklarında ZEHİR oluyorlar… Üstelik en yakınımızda, evimizde bile tehlike oluşturuyorlar.

Zehirlenmeler tüm dünyayı saran ve kimi zaman ölümle sonlanan bir salgın hastalık sayılabilir. Tıbbi yardım alamadan kaybedilenler veya yakınları tarafından uygulanan basit tedavilerle kurtarılanlar ya da zehirlendikleri anlaşılamayanlar nedeniyle kesin sayılar hiçbir zaman tam olarak saptanamamaktadır. Bu salgından tüm yaş grupları etkileniyorsa da en duyarlı grup özellikle 5 yaşın altındaki çocuklardır. Bu yaşlardaki çocuklar dünyayı ağızlarıyla tanımaya çalıştıklarından buldukları, uzanabildikleri tüm nesneleri tatmaya, hiç olmazsa dokunmaya çalışırlar. Özellikle tatil günlerinde, taşınma ya da temizlik sırasında, veya evde bir hasta ya da konuk bulunduğu günlerde çocukların başıboş kalma olasılığı artmaktadır. Tehlikeli maddelere kolayca ulaşabilme, çekici ambalajlar, ya da çocukların açamayacağı paketlerin tercih edilmemesi zehirlenme olgularını gün geçtikçe artırmaktadır. Bu nedenle özellikle bu grupta kaza ile zehirlenmelerin oranı (ülkemiz de dahil) tüm ülkelerde tüm zehirlenmelerin yarıdan fazlasını oluşturmaktadır. Ergenlerde ve genç erişkinlerde ise istemli zehirlenmeler (intihar girişimleri) kaza ile zehirlenmelerden daha fazladır. İstemli zehirlenmelerde genellikle kadınların oranı daha yüksek bulunmaktadır. İntihar girişimleri her zaman ölme isteğiyle değildir, çoğu kez bir imdat çağrısı gibi dikkati çekmeye yöneliktir. Ancak alınan maddeye ve tıbbi yardım ulaşana dek geçen süreye bağlı olarak kimi zaman ölümle de sonuçlanabilmektedir. Yaşlılardaki zehirlenmelerin daha çok fiziksel ve mental sorunlara bağlı kazalar sonucunda geliştiği gözlenmektedir. Unutkanlıkla almış olduğu ilacı tekrar almak, süresi geçmiş ilacı kullanmak, ilacın etiketini iyi okuyamayıp yanlış ilacı ya da tehlikeli maddeyi almak vb. bu nedenlerden bazılarıdır.

Zehirlenme etkenleri:

Zehirlenmeye neden olan etkenlerin başında zehirlenme etkeninin kullanıldıktan sonra hemen ortadan kaldırılmaması veya yiyecek ya da içecek kaplarında saklanması ya da boşalmış kapların gereği gibi yok edilmemesi gelmektedir. Tüm ülkelerde yapılan çalışmalarda ana zehirlenme etkeni (tüm yaş grupları için) ilaçlar olarak karşımıza çıkmakla birlikte, evin hemen tüm odaları kendine özgü bir tehlike potansiyeli taşımaktadır. Örneğin yatak odasında kozmetikler, parfüm veya kolonyalar; mutfakta deterjanlar, çamaşır makinesinde kullanılan parlatıcılar, çeşitli temizleyiciler ve cilalar, böcek öldürücüler, banyoda ağartıcılar, çamaşır suları, deterjanlar, lavabo açıcılar; traş losyonları, diş bakım malzemeleri, deodoranlar, şampuanlar ve diğer saç bakım malzemeleri, kıl dökücüler; garaj, kiler vb.nde antifriz, gaz yağı, benzin, çakmak gazı, boyalar, tiner, böcek ve ot öldürücüler, fotoğraf malzemeleri bulunması olağandır. Tüm bunlara ek olarak süs bitkileri, alkollü içecekler, tütün, kibrit ve çeşitli ilaçlar evin hemen her yerinde bulunabilir. Ülkemizde ilaçların reçetesiz olarak kolayca satın alınabilmesi ve uzun süre saklanması evlerde birikime yola açabilmekte, hatta hekim önerisi olmadan başkalarının kullanımına da sunulabilmektedir. Bu durum özellikle ağrı kesiciler, antibiyotikler ve vitaminler için geçerlidir. Gelişmiş ülkeler için ilk sıralarda olmasa da bizim ülkemiz için özellikle kışın soba gazlarıyla veya tüp gazla zehirlenmelere de sık rastlanmaktadır.

Alınması gereken temel önlemler:

Tüm sağlık sorunlarında olduğu gibi zehirlenmelerde de korunma ya da önlem, tedaviden daha ekonomik ve kolaydır. Aşağıda evlerin tehlike yaratmasının önlenmesi için bazı anımsatmalar yapılacaktır:

  • Çocuk ve tehlikeli madde bir saniye bile yalnız bırakılmamalı..

  • Madde kullanıldıktan sonra hemen ortadan kaldırılmalı.

  • İlaç sadece hekimin önerdiği kişi için kullanılmalı.

  • Çocuklara hiçbir zaman, ilaçların şeker vb. sevilen bir maddenin tadında olduğu söylenmemeli.

  • İlaçlar hiçbir zaman karanlıkta ya da etiketi okumadan içi(ri)lmemeli.

  • İlaç dolabı sık sık gözden geçirilmeli, süresi geçmiş ve/veya gereksiz olanlar tuvalete atılmalı.

  • İlaçlar, böcek ve fare öldürücüler, tozlar, spreyler, kozmetikler, benzin, gazyağı, tiner, boya, çamaşır yıkama ile ilgili ürünler vb. çocukların uzanamayacağı kilitli dolaplarda saklanmalı.

  • Tüm ilaçlar, temizleyiciler vb orijinal kaplarında saklanmalı.

  • Bitkisel kökenli ilaç veya çayların tümüyle güvenli olduğu kabul edilmemeli.

  • Evde ve bahçede bulunan bitkilerin isimleri bilinmeli, mümkünse önceden etiketlenmeli.

  • Ev ya da kümes hayvanları için zehirli olmayan bir bitkinin insanlar için de güvenli olacağı düşünülmemeli.

  • Kesinlikle güvenli bilinmeyen mantarlar yenmemelidir.

Zehirlenme olduğunda yapılması gerekenler:

Bir zehirlenme olduğunda ne yapılması gerektiği de çok önemlidir. Bugün, bazı eski uygulamaların yararlı olmak bir yana tehlikeyi artırdığı bilinmektedir. Bu nedenle İLK YARDIMLA İLGİLİ aşağıda verilmiş olan ÖNLEMLERİ ALDIKTAN SONRA BİR ZEHİR BİLGİ MERKEZİNE VEYA HASTANEYE BAŞVURULMALIDIR** .

  • Zehirli madde solunmuşsa: Kapı ve pencereler açılmalı, hasta hemen temiz havaya çıkarılmalı, soluk almıyorsa yapay solunum uygulanmalıdır.

  • Zehirli madde cilde temas etmişse: Maddenin bulaşmış olduğu giysiler çıkarılmalı ve cilt bol suyla 10-15 dakika ovulmadan yıkanmalıdır. Sonra sabun ve suyla yumuşak bir şekilde çalkalanabilir.

  • Zehirli madde göze temas etmişse: Yaklaşık 10 cm yukardan gözlere ılık (sıcak olmayan !) bol su dökülmeli, bu sırada gözler olabildiğince sık kırpıştırılmaya çalışılmalıdır.

  • Zehirli madde yutulmuşsa:

    • İlaç: Ağızdan hiçbir şey vermeyip tıbbi yardım istenmelidir.

    • Kimyasal madde veya ev temizlik ürünü: Hastanın bilinci yerindeyse, nöbet geçirmiyorsa ve yutabiliyorsa bir bardak su veya süt verilmeli sonra tıbbi yardım istenerek hastanın kusturulup kusturulamayacağı sorulmalıdır.

Hastaneye giderken, zehirlenmeye neden olan etkenin (ilaç, bitki, temizlik malzemesi vb.) bir parçası veya örneğinin götürülmesi tanı ve tedavide çok yardımcı olabilir.

Zehirlenmelerin pek azı için antidot (panzehir) bulunduğundan, hastanelerde uygulanan tedavi genellikle yaşamsal bulguların desteklenmesi ve belirtilerin tedavisine yönelik olmaktadır.

Sonuç:

Evlerde zehirlenmeleri önlemek olanaklıdır. Bu, özellikle küçük çocuğu ya da yaşlı hastası bulunan aileler (hatta kedi, köpek vb. ev hayvanı besleyenler !) için yaşamsal önem taşımaktadır. Bu konuda endüstrinin de üstlenmesi gereken sorumluluklar olmasına karşın (ilaçları çocukların açamayacağı ambalajlarda sunmak, ambalajdaki miktarı azaltmak gibi) ailelerin ya da çocuğa / yaşlıya bakmakla yükümlü kişilerin çok temel bazı alışkanlıklar edinmeleri ya da edinmiş oldukları yanlış alışkanlıklardan vazgeçmeleri kaçınılmaz bir zorunluluktur.

Kaynaklar:

Chan, TYK: İmprovements in the packaging of drugs and chemicals may reduce the likelihood of severe intentional poisonings. Hum Exp Toxicol, 2000, 19: 387-91.

Çeliker, A. Et al: A 5-year survey of intoxicated patients admitted to an adult emergency department. 13 th Congress of European Ass. of Poison Control Centres and Clinical Toxcologists. 12-14 Eylül, 1988, Edinburg.

Eddleston, M. Patterns and problems of deliberate self-poisoning in the developing world. Q J Med, 2000, 93: 715-31.

Karakaya, A., Vural, N.; Acute poisoning admissions in one of the hospitals in Ankara. Hum Toxicol, 1985, 4: 323-26.

Özköse, Z., Ayoğlu, F.: Etiological and demographical characteristics of acute adult poisoning in Ankara, Turkey. Hum Exp Toxicol, 1999, 18: 614-18.