İşyeri Ortak Sağlık Birimi Deneyimi: Fişek Modeli

Varlık ile yokluğun bir arada olduğu bir ülkede yaşıyoruz.


Mevzuat var, uygulama yok.
İnsangücü var, hizmetten yoksun çok.


Türkiye’de 1921’den beri işyeri hekimi kavramı var. Ama işyeri hekimi ile tanışanın sayısı parmak sayılacak kadar az.


1930 sayılı Genel Sağlığı Koruma Yasası, “kaza olasılığı” yüksek olan işyerleri ile 50’den cok işçi çalıştıran işyerinde hekim şart diyor. Biz bunu yalnızca niceliksel bir tabakalama olarak anlıyoruz.


Algılamamızda, bakış açımızda (yani vizyonumuzda ) bir kusur var galiba. Tıpkı kırma kusuru gibi. Bir gün biri vizyon kusurları icin de bir gözlük icat etse. En büyük tüketicisi biz olacağız.


1940 yılından beri ağır ve tehlikeli işlerin yapıldığı işyerlerinde hemşire bulundurulması gerekir diyen mevzuatıı kabul etmiş olmayı marifete sayıyoruz. Ama uygulamıyoruz. Çalışma Bakanlığı “ağır ve tehlikeli işler” kavramını unutuyor ve “50’den çok işçi çalıştıran işyeri ” kavramı ile hemşire çalıştırmayı özdeşleştiriyor.


Bildirimize bu noktadan başlamak istiyoruz. Türk hukuk anlayışında uygulamaya yol açmak üzere yasalar çıkarılmaktadır (yani uygulamaları yasalaştırma izlemiyor)

    1) Her işe girene “o işe bünyece elverişli bulunduğuna ilişkin rapor alınması” ve bu raporun, belirli aralarla yenilenmesi gerekir.
    2) Ağır ve tehlikeli işlerin yapıladığı işyerlerinde hemşire bulundurulması gerekir.


Her işyerinin yakınında ister 50’den az işçi çalışsın; isterse 50 ve üstünde işçi çalıştırsın, hemşire bulundurulması gereklidir. Kazaya uğrayan ya da sağlığı zora giren kişilere ilk-acil yardımın ulaştırılabilmesi için “sağlık evi” zorunlu. Böyle bir hizmet örgütlenmesi için iki tabakalama düşünülebilir:


    1) Elli ve daha çok işçi çalıştıranlara birer sağlık evi kurulur

    2) Elliden az işçi çalıştıran işyerlerinin katkılarıyla ortak kullanıma açık sağlık evleri kurulur.

Birinci tabakamızda, zaten yasal yükümlülük var. Bu sağlık evinde, ilk yardım kurtarma görevini yapacak kurs görmüş bir elemandan başka, hemşire ve işyeri hekimi bulundurulması da zorunlu. Ama ikinci tabakayı oluşturan işyerlerinde, uygulama bu kadar açık değil. Gönüllülük ve inandırıcılık öne geçiyor.


İlginç olan şu: Türkiye’de kayıtlı işyerlerinin %2’si ilk tabakada yer alıyor ve kayıtlı işçilerin %60’ını kapsıyor.Buna karşın ikinci tabakada yer alan işyerlerinin ülkemizdeki oranı %98. Ama kayıt-dışı işçi çalıştırmanın da bu kesimde yaygın olduğu düşünülürse, kavradığı işçi sayısı neredeyse birinci tabakayı geçecek.


Bu rakkamlar bize, 50’den az işçi çalıştıran küçük işyerlerinde, işyeri ortak sağlık birimi (sağlık evi) kurmanın zorunluluğunu ve insancıllığını ortaya koymaktadır. Bu bizlerin sırtındaki toplumsal yükü de arttrmaktadır.


Uzun yıllar özlemle beklenen işyeri hekimleri hakkında yönetmeliğin kabul edilmesinin üstünde 2 yıl geçtikten sonra, şunların bulunmadığı bir dönemde, uygulamamız başladı :


  • Türkiye’de küçük ya da büyük işyerleri için ortak sağlık birimi kavramı yoktu.


  • Türkiye’de bir kaç büyük işletme dışında iş güvenliği uzmanı çalıştıran yoktu.


  • Türk Tabipleri Birliği, işyeri hekimleri için henüz sertifika kurslarını başlatmamıştı ve her başvuran hekime yalnızca oda kaydının bulunması koşulunda çalışma onayı veriyordu.


  • Çalışma Bakanlığı’nda işyeri hekimlerinin mesleki denetimini yapma hakkına sahip yalnızca bir tek hekim iş müfettişi vardı.


  • İş Müfettişleri işyeri denetimlerinde çok büyük bir sıklıkla, işe giriş ve periyodik muayene formlarını bulamıyorlardı.


  • İşyerlerinde besin işlerinde uğraşan ahçı vb görevlilerin portör muayeneleri, belediyelerin olanakları ölçüsünde yapılıyordu.


  • İşverenlerin, koruyucu amaçlı sağlık-güvenlik hizmeti almak gibi bir hevesleri ve böylesi maliyetlere katlanmaya niyetleri yoktu.


Fişek Enstitüsü, bir yanda kuruluş çalışmalarını sürdürürken, bir yandan da küçük işyerlerini tek bir merkezden sağlık-güvenlik hizmetleri almaya ikna etmeye uğraşıyordu. İşverenlerin bir bölümü, şe giriş ve periyodik sağlık muayenelerinin daha titizlikle, özenli bir muayene sonrası yazılmasını istiyorlardı. Bu haklı istek ile Fişek Enstitüsü’nün getirmek istediği hizmet anlayışı örtüştü. Yavaş ve sağlam adımlarla da genişlemeye başladı.


Yürüyen Kliniklerle küçük işyerlerinin düzenli olarak ziyaret edilmesi; koruyucu hekimliğin öne çıkarılması; hizmetin mesleksel gereksinmelere göre, kulak işitme testleri, gürültü ve konfor ölçümleri, akciğer fonksiyon testleri ve akciğer filmleriyle desteklenmesi amaçlanmıştır. Bunlara ek olarak yaralanan ya da hastalananlara yönelik olarak ilk yardım ve tedavi hizmetlerinin sunumu da planlanmıştır. Böylece hem işçilere ve hem de işverenlere büyük kolaylıklar sağlanmıştır. Hizmetin finansmanı ve sürdürülebilirliği, aynı zamanda bu hizmetlerin yükümlüsü olan işverenlerin mini-katkılarıyla sağlanmıştır.


1986’lara gelindiğinde, hizmetten yararlanan işyerlerinin sayısı 490’ı bulmustu.


Bu katkılar sistemin, iş güvenliği uzmanı, iş güvenliği destek hizmetleri ve bilişim hizmetleri ile geliştirilmesine olanak vermiştir. İş güvenliği destek hizmet sistemi, bu alanda yapılacak eğitimlerin yanında, “iş güvenliği sergievi” uygulamasını da içermektedir. İş güvenliği sergievinde çeşitli eğitsel yayın, poster ve uyarı levhasının yanında, kişisel koruyucu çeşitleri de bulunmaktadır. Bunun yanında iş güvenliği destek hizmet sistemi, işyerinde risk haritasının çıkarılması, gürültü düzeyinin vb ortam ölçümlerinin gerçekleştirilmesini de sağlayarak, sağlıklı-güvenli bir çalışma ortamını hedeflemektedir. Bilişim alanında bir çok hizmetin yanında www.isguvenligi.net ile konuyla ilgilenenlere bir portal sunulmaktadır.


İşyeri Ortak Sağlık-Güvenlik Birimi adını alan bu “mekan”lar Ankara (Ostim-İvedik Küçük Sanayi, Sincan Organize Sanayi) ve İstanbul (Yenibosna-Doğu Sanayi Sitesi ve Pendik Küçük Sanayi) olmak üzere dört tanedir. Daha önce çeşitli nedenlerle çalışmaları kesilen Denizli, İzmir (Ayküsan Ayakkabıcılar Sanayi Sitesi) ile yine İzmir’de uygulamaya konulmuş olan Yürüyen Diş Kliniği uygulamaları da bunlara eklenmelidir.


Küçük işyeri ortak sağlık birimi deneyimimiz., 1982 Kasımından bu yana 22 yıldır devam etmektedir. İlk kez Ostim’de başlamış olup, halen işyeri ortak sağlık merkezlerinden biri Ostim’dedir. 22 yıldır hizmet almakta olan işyerleri vardır. 20 yıldır hizmet almakta olan işyerlerinin sayısının da yüksekliği, tek başına önemli bir bulgudur. Bu modelin ve uygulayıcıların, Ostim küçük sanayi işçi-işverenlerince benimsendiğinin ve bölgeyle bütünleşmenin gerçekleştiğinin kanıtıdır.


Bugün değişik hizmet dallarından yararlanan çeşitli işyeri grupları oluşmuştur:


  1. İlk yardım, hasta muayenesi vb bireysel uygulamalar
  2. Yalnızca yasaların öngördüğü sağlık kontrollarını, iş müfettişleri denetim sonucu istedikçe yaptıran işyerleri
  3. Yalnızca koruyucu hizmetlerden düzenli olarak yararlanan işyerleri
  4. Hem koruyucu hem de tedavi edici hizmetlerden yararlanan işyerleri
  5. Yalnızca iş güvenliği eğitimlerinden yararlanan işyerleri
  6. İş güvenliğinde hem eğitim ve hem de danışmanlık hizmetlerinden yararlananlar.

Size sunacağımız veriler 2000-2001 yılları arasında 18 aylık zaman diliminde elde edilen bulgulardan seçilmiştir.


Değişik hizmet dallarından yararlanan işyerlerinin çalıştırdıkları ortalama işçi sayılarına bakıldığında, sırasıyla, 3,0 ; 8,1 ; 11,9 ; 19,1 ; 60,0 ; 110,0 rakkamlarını elde etmekteyiz. Demekki yukarıda sıraladığımız hizmet çeşitleri, işyeri büyüklükleri arttıkça basamaklı olarak yükselmektedir. Bu da akla uygundur; çünkü, soyut düşünmenin arttığı, kollektif akıl yürütmenin gerekli olduğu ve işbölümünün arttığı işyerlerinde hizmeti daha üst basamaklara çıkarmak; hizmet erişebilmek daha kolaydır.

Ancak “grupçu çözüm”lerini yaygınlaştırılmasını amaçlayan model çalışmamız, en üst basamaktaki sağlık-güvenlik hizmetlerini bile en küçük işyerlerine götürmeyi amaçlamaktadır. Hiç kuşkusuz burada sunduğumuz, başlıca özendirici “erişme kolaylığı” ve “küçük-katkılar istenmesi”dir.


2000 yılının ilk gününden bu yana “grupçu çözüm”lerden yararlanan işyeri sayısı 251’dir. Bu işyerlerinde toplam 3145 çalışan (işçi, çırak) bu hizmetlerden yararlanmıştır. İşyerlerinin büyüklüklerine ve karşı gelen işçi sayılarına göre dağılımı Tablo 1’de gösterilmiştir.


Tablo 1
İş Sağlığı Güvenliğinde Grupçu Çözümden Yararlanan İşyerlerinin Ölçeklerine ve Bu Kümelerde Hizmet Alan İşçi Sayılarına Göre Dağılımı


İşyeri Büyüklükleri


Sayılan


1-5


6-10


11-15


16-20


21-25


26 +


TOP.


İşyeri


69


85


38


18


14


27


251


İşçi


256


611


481


361


288


1148


3145

Hiç kuşkusuz işyeri büyüklükleri arttıkça, hizmetten yararlanan işçi sayıları da artmaktadır. Ancak kurduğumuz modelin özelliği ve öncelikli hedefi, daha küçük ölçekli işyerlerini bu yapının içerisine almak ve tutmaktır.Bu anlamda, model çalışmadan yararlanan işyerlerinin % 61,3’sini 10 ve daha az işçi çalıştıran işyerlerinin oluşturması bir başarı ölçütüdür. Hizmet sunulan işçi sayıları gözönüne alındığında, ortanca değerin 16-20 işçi çalıştıran grupta yer aldığı saptanmıştır.Bir başka başarı ölçütü de, çalışma kapsamındaki 151 (% 60,1) işyerinin, 10 yıl ve daha uzun süredir düzenli olarak hizmet almakta oluşudur.


Model çalışmamızın hizmet kalitesi yönünden başarılı olduğunun ölçütlerinden biri de, ülkenin çeşitli köşelerindeki (Adana, Aksaray, Denizli, İstanbul, Kocaeli, Manisa) büyük ölçekli işyerlerinin de iş güvenliği destek hizmetlerinden yararlanmakta oluşudur.


Çalışmamızı yönlendiren önemli bulgulardan biri de, hizmet sunulan işyerlerinin iş sağlığı güvenliği düzeyleri ile ilgili gerçekleştirdiğimiz araştırmadır. Bu araştırma bulguları, küçük işyerlerinin neden böyle bir çalışma için seçilmiş olduğunu göstermiştir.

Çalışma koşullarının değerlendirilmesinde, Avrupa Konseyi İş Sağlığı Güvenliği Komisyonu tarafından geliştirilmiş olan listeden yararlanılarak 10 bölümlü bir ölçüt geliştirilmiştir. Bu ölçüt, “işyeri iş sağlığı güvenliği göstergesi” olarak nitelendirilmiş ve kötüden iyiye göre sıralanan 5 puandan oluşturulmuştur. 126 küçük işyerine ve bazı büyük işyerlerine uygulanan ölçüt bazı önemli farkları ortaya koymuştur.


Her şeyden önce küçük işyerleri ile büyük işyerleri arasında fark vardır. Küçük işyerlerinden iş sağlığı güvenliği göstergesi 2,5 iken, büyük işyerlerinde 4,5 ‘in üzerindedir. Küçük işyerlerinde de işçi sayısı arttıkça, iş sağlığı güvenliği gösterge puanı da yükselmektedir (Sözgelimi 1-5 işçi çalıştıranda 2,347 iken; 16-20 işçi çalıştıranda 2,645 ; 21’in üstünde işçi çalıştıranda ise 2,795 ‘e yükselmektedir).


Çocuk çalıştıran ve çalıştırmayan işyerleri arasında olduğu gibi, farklı işkollarında çalışanlarda da gösterge puanlarında farklılık göze çarpmaktadır.


İşyerlerinde en çok alınan önlem yangın riski ile ilgili önlemler en azı ise ilk yardım önlemleri ile kişisel koruyucu kullanımıdır. (Bakınız Tablo 2)


Tablo 2


İşyeri İş Sağlığı Güvenliği “Alt Göstergelerinin”
Genel Ortalamalarına Göre Sıralanması

İş Sağlığı Güvenliğinde “Alt Gösterge”ler

Gösterge Puanı

Yangın riski ile ilgili önlemler

3,171

Çalışma ortam koşulları

3,067

Havalandırma

2,829

İşyeri makina araç gereç

2,813

Kişisel hijyen koşulları

2,683

İşveren tutumu

2,313

Ergonomik koşullar

2,286

Uyarıcı işaret tabelalar

1,861

İlk yardım

1,857

Kişisel koruyucular

1,282


Genel Değerlendirme


2,510

Bu tablonun bize verdiği önemli derslerden biri, işverenlerin önceliklemesinde dolaylı iş sağlığı güvenliği önlemlerinin (işçinin sağlığını dolaylı hedefleyen), doğrudan önlemlere oranla daha öncelikli olduğudur. Aradaki farkın yüksekliği, herhangi bir hoşgörülü yoruma olanak vermemektedir.


Bu dengenin sağlanmasının yolu, dengeli modellerle işyerlerine ulaşmaktan ve işverenlerin üretim-fabrika güvenliği-düşük maliyet hedefleriyle barışık; öte yandan insana ulaşmayı ve onların yaşamını önde gelen değer olarak benimseyen bir hizmet sunumunu gerçekleştirmektir.


Fişek Modeliii olarak adlandırdığımız ve bir çok uluslararası kongrede ilgi gören, Habitat-II İnsan Yerleşimleri Doruğu’nda (İstanbul, 1996) ödül alan modelimiz, küçük ve organize sanayi işçi-işverenlerini de etkilemekte ve “güzele özlemi harekete geçirmesi”, “gülümseyen söylemi” ve “katılımcılığı özendirmesi” nedenleri ile de güçlü bir “istem” yaratmaktadır.


Toplumsal barışıklığın temelinde insana saygı, yaşama değer vermek ve sağlığı bir tutkal olarak görmek bulunmalıdır.


KAYNAKLAR :