İnşaat Kolunda İş Sağlığı Güvenliği

Dünyanın her yerinde inşaat işkolu en tehlikeli işkollarından biridir. İnşaat işkolundaki iş kazaları ve meslek hastalıklarına ilişkin veriler, işkolunun özelliğinden dolayı belki de en eksik ve hatalı veriler olmakla birlikte, bu gerçeği yansıtmaktadır. ILO verilerine göre gelişmiş ülkelerde inşaat işçileri, diğer sektörlerde çalışan işçilere oranla 3-4 kat daha fazla kazaya uğrama riski taşımaktadırlar. Gelişmekte olan ülkelerde bu risk 6 kata kadar çıkmaktadır (ILO, 2004).

Küreselleşme sürecinin etkileri

Küreselleşme sürecinin özellikleri, inşaat işkolunu daha da riskli bir sektör haline getirmiştir. ILO verileri, gelişmiş ülkelerde bile inşaat işkolunda kaza oranlarının arttığını ortaya koymaktadır (ILO, 2000). İşkolunda taşeronlaşmanın artması ile işçi devrinin yükselmesi ve iş sağlığı güvenliği eğitiminin yok denecek düzeye inmesi, şantiyeleri en tehlikeli iş alanları haline getirmektedir. Bir yandan en kısa zamanda en düşük maliyetle işi bitirme baskısı, bir yandan da taşeronlara bölünmüş şantiyede, işi yönetmenin etmenin zorluğu iş kazalarını artıran bir öge olmaktadır. İnşaat işçisinin geçici ve mevsimlik çalışması, işkolunda kayıt dışı çalışmanın yaygınlığı, kaçak göçmen işçi istihdamı, kaza riskini artıran ögelerdir. Bu tür istihdam koşulları, işçileri uzun saatler boyunca yoğun çalışmaya itmekte; işçiler güvenli olmayan koşullarda çalışmayı reddetme gücüne sahip olamamakta ve iş kazalarını önleyecek bir iş güvenliği eğitimi alma fırsatı bulamamaktadır. İnşaat işkolunda işverenlerin örgütlenme haklarına saygı göstermemeleri ve sendikalaşma oranlarının düşmesi de sektörde kaza riskini artıran, iş güvenliği sağlığı mevzuatı uygulanmalarını izlemeyi olanaksız kılan ek ögeler olmuştur (ILO, 2001).

Yalnızca iş kazaları değil, sağlık riskleri de işkolunda artmış bulunmaktadır. Ağır taşıma sonucunda sırt incinmeleri, toz nedeniyle solunum yolları hastalıkları, kas-iskelet bozuklukları, gürültü nedeniyle işitme bozuklukları, cilt sorunları, asbestos ile çalışma vb. taşeron işçilerinin ve düzensiz koşullarda çalışan işçilerin bilincine varamadıkları, mücadele edemedikleri riskler olarak belirmektedir. Bu işçiler ayrıca şantiyelerdeki düşük nitelikli yatma-kalkma, yemek, temizlik vb. hizmetlerine de boyun eğmek zorunda kalmaktadırlar (ILO, 2001).

Uluslararası Standartlar

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) inşaat işkolunda iş sağlığı güvenliğini geliştirmek için benimsediği ilk standardın geçmişi 1937 yılına kadar gitmektedir (62 sayılı Güvenlik Hükümleri – Yapı – Sözleşmesi ). Daha sonra 1988 yılında benimsenen 167 sayılı İnşaatta Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi ve ona eşlik eden 175 sayılı Tavsiye, 62 sayılı sözleşmenin yerini almıştır. 1992 yılında benimsenen İnşaatta Güvenlik ve Sağlık Uygulama Kodu da 1972 tarihli eski Kodun yerine geçmiştir. İnşaat işkoluna ilişkin 162 sayılı Asbestos Sözleşmesi (1986) gibi diğer ILO Sözleşmeleri de mevcuttur. Dünyada pek çok ülke bu sözleşmeleri henüz onaylamamıştır. Ayrıca Sözleşmelerin onaylanması veya ulusal mevzuatta uygun düzenlemelerin yapılması yeterli olmamakta; pek çok ülkede temel sorun iş sağlığı güvenliği önlemlerinin inşaat işkolunda uygulanma zorluklarında yatmaktadır.

Türkiye’de inşaat işkolunda iş sağlığı ve güvenliği

İnşaat işkolu ülkemizde de iş kazalarının en çok olduğu işkollarının başında gelir. Sosyal Sigortalar Kurumu istatistiklerine göre 2003 yılında 76.668 iş kazası meydana gelmiştir (SSK, 2004). Kuruma bildirilen iş kazalarının içinde inşaatla ilgili işlerde çalışan nitelikli ve niteliksiz işçilerin uğradıkları kaza sayıları, toplam içinde en büyük oranı oluşturmaktadır. Ölümle sonuçlanan iş kazaları içinde de inşaat işkolu önde gelmektedir. Kayıt dışı ve mevsimlik çalışmanın yaygın olduğu inşaat sektöründe gerçek iş kazası rakamlarının bu oranların çok daha üzerinde olduğunu da ayrıca belirtmek gerekir.

4857 sayılı yeni İş Yasasının benimsenmesinden sonra Yasanın 78. Maddesi hükümlerine göre hazırlanan Yapı İşlerinde Sağlık ve Güvenlik Yönetmeliği 23.12.2003 tarih ve 25325 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yeni Yönetmeliğin 15. Maddesinde, metnin, Avrupa Birliği’nin 92/57/EEC sayılı (24.6.1992) Direktifi esas alınarak hazırlandığı ifade edilmektedir.

Avrupa’da inşaat işkolunda iş sağlığı ve güvenliği

İnşaat işkolu yalnızca ülkemizde değil Avrupa Birliği ülkelerinde de iş kazalarının en yoğun olduğu sektördür. İnşaat 900 milyar Euro tutarındaki cirosu ve 12 milyon çalışanı ile 15 AB ülkesindeki en büyük sektörlerdendir. Avrupa’da her yıl inşaat işkolundaki kazalarda 1300 kişi yaşamını yitirmekte, 850 000 kişi yaralanmakta ve bu oranlar diğer sektörlerdeki iş kazaları sayısının iki katına ulaşmaktadır. Ölümle sonuçlanan iş kazalarında tüm sektörler ortalaması her 100 000 işçide 5 işçi iken; bu oran inşaat işkolunda 13 işçidir.Yol açtığı insani kayıplara ek olarak bu kazaların yıllık ekonomik maliyeti 75 milyar Euro’yu bulmakta ve inşaat maliyetlerinin %8.5’inin yetersiz iş sağlığı ve güvenliği koşullarından kaynaklandığı tahmin edilmektedir (European Commission, 2004). Özellikle toplam işyerlerinin %90’ını oluşturan ve 20’den az işçi çalıştıran küçük ölçekli işletmelerde iş güvenliği ve sağlığını tüm inşaat sürecinin bir parçası olarak gören bütüncül bir yaklaşım mevcut bulunmamaktadır. Avrupa Birliği’nde geçici ve hareketli inşaat şantiyelerinde en düşük güvenlik ve sağlık gereklerinin uygulanmasına ilişkin Direktifin (92/57/EEC) benimsenmesine yol açan temel neden de işkolunun bu yüksek riskli niteliği olmuştur. AB’ye yeni üye olan Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde de toplam iş kazalarının %20’si inşaat işkolunda olmaktadır (European Agency for Safety and Health at Work, 2004).

Avrupa Birliğinin inşaat işkolunda iş güvenliği ve sağlığına yaklaşımında son yıllarda görülen değişim, risklerin önlenmesinde teknolojiye ağırlık veren bir yaklaşımdan risk ve insan faktörlerinin örgütsel yönetimine geçiş şeklinde belirmiştir. Bu bağlamda 2002 yılında Topluluk yeni bir iş sağlığı güvenliği stratejisi geliştirmeye yönelmiştir. Komisyonun “İş ve toplumda değişime uyum: 2002-2006 İşte sağlık ve güvenlik için yeni bir Topluluk stratejisi” başlıklı Tebliği (COM(2002)118), bütüncül bir yaklaşım geliştirmeye çalışmaktadır. Komisyonun, Tebliğinde iş sağlığı güvenliğinin işverenin mali durumu üzerinde olumlu etkileri olacağının altını özellikle çizerek ekonomik bir yaklaşımı öne çıkardığı göze çarpmaktadır.

Avrupa İnşaat ve Ağaç İşçileri Federasyonu (EFBWW), Tebliğin başlığını eleştirirken “‘İş ve toplumda değişime uyum’ başlığı, yeni stratejinin ruhuna uymamaktadır. İşteki ve toplumdaki değişim insan ihtiyaçlarına uyum sağlamalı – tersi olmamalıdır.” demektedir (EFBWW, 2002: 2). EFBWW, ayrıca yeni stratejinin “politikasızlık pahalıya mal olur” sloganıyla özellikle küçük ve orta boy işletmeleri iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uymaya ikna etme yaklaşımının sınırlı bir yarar sağlayacağını düşünmektedir. İş sağlığı güvenliği önlemlerinin ekonomik maliyetleri ne olursa olsun uygulanmasının savunulmasının ilkesel bir sorun olduğunun altını çizmektedir.

Yeni Topluluk stratejisinin bir tehlikesi de “örnek uygulamalar, kıyaslamalar, gönüllü anlaşmalar” gibi Topluluğun uyulması zorunlu ikincil mevzuatı kapsamına girmeyen “yumuşak” politikaların, Topluluğun iş sağlığı güvenliği alanında Direktif geliştirme yönelimine set vurmasıdır.

Avrupa İş Güvenliği ve Sağlığı Haftası 2004

İş güvenliği açısından inşaat işkolunun taşıdığı yüksek risk ve bu riskin artıyor olması 2004 Avrupa İş Güvenliği ve Sağlığı Haftasının inşaat sektörü üzerinde odaklanmasına yol açmıştır. Avrupa Birliği’nin bir kuruluşu olan Avrupa İş Sağlığı Güvenliği Ajansı’nın Nisan 2004’te Dublin’de başlattığı kampanya 30’dan fazla ülkede, hükümetler, işçi ve işveren örgütleri tarafından inşaat işkolunda iş sağlığı güvenliğine ilişkin seminerler, toplantılar, afişlemeler vb. bilinç yükseltici etkinliklerle bir kampanya olarak yürütülmüştür. “Güvenli İnşaat” sloganı altında yürütülen kampanya inşaat sektöründe örnek uygulamaları desteklemeyi ve riskleri azaltmayı hedeflemiştir.

Kampanya kapsamında tüm üye ve aday üyelere bilgi setleri, posterler, broşürler gönderilmiş, örnek uygulamaların yer aldığı bir web sitesi düzenlenmiş (http://ew2004.osha.eu.int), internette bir kampanya bildirisi imzaya açılmış, inşaat işkolunda iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili örnek uygulamalara “Avrupa Örnek Uygulama Ödülü” verilmiş, ilgili ülkelerdeki ulusal temas noktaları aracılığıyla çeşitli etkinlikler organize edilmiştir. 18-22 Ekim 2004 tarihlerini kapsayan “Avrupa İş Sağlığı Güvenliği Haftası” da bu konudaki çeşitli kampanya etkinliklerine ayrılmıştır. “Güvenli İnşaat” Kampanyası 22 Kasım 2004 tarihinde Avrupa Birliği Hollanda Başkanlığı ve Avrupa İş Sağlığı Güvenliği Ajansı’nın Bilbao- İspanya’da düzenleyeceği “Avrupa İnşaat Güvenliği Doruğu” ile son bulacaktır.

Sonuç

Ülkemizde inşaat işkolunda iş sağlığı güvenliği alanında, mevzuata ve ondan da önemlisi uygulamaya ilişkin olarak hükümetlerin ve işverenlerin atması gereken pek çok adım vardır. Risklerin önlenmesine yönelik bilinç yükseltme kampanyalarının da bu kapsamda kuşkusuz büyük önemi olacaktır. Ancak inşaat işkolu gibi iş sağlığı güvenliği açısından yüksek risk taşıyan bir sektörde, tüm tarafların bilinçlerinin yükseltilmesi için sürdürülen bu tür kampanyalar, inşaat işkolunda yaşanan taşeronlaşma, çalışma koşullarının düzensizleşmesi, sendikasızlaşma gibi olumsuz gelişmeler karşısında riskleri azaltmada ne yazık ki sınırlı bir etki yaratabilmektedir. Ayrıca ” Güvenli İnşaat” için atılacak adımların yalnızca hükümetlerden ve işverenlerden gelmesini bekleyen bir yaklaşım daha baştan başarısızlığa mahkum sayılır. Çünkü inşaat şantiyelerinde güvenlik ve sağlık risklerinin azaltılmasında işçi temsilcilerine temel bir rol düşmektedir. Türkiye’de inşaat işkolunda özel sektörde sendikalaşmanın adeta yok denecek düzeyde olduğu göz önüne alındığında, sektörün özellikleri ve küreselleşmenin yarattığı olumsuz yapısal değişimin yanı sıra sendikasızlaşmanın da şantiyelerdeki riskleri artıran bir öge olduğunu kabul etmek gerekecektir. Bu açıdan “Güvenli İnşaat” isteniyorsa “Örgütlü İnşaat”ın da sağlanması gerektiği unutulmamalıdır.

_________

Kaynakça


EFBWW (2002), New Community Occupational Health and Safety Strategy 2002-2006, The Position Paper of EFBWW, Brüksel.
European Agency for Safety and Health at Work (2004), http://ew2004.osha.eu.int
European Commission (2004), “EU campaign to build a more secure construction sector”, Social Agenda, s. 19.
ILO (2000), Yearbook of Labour Statistics, ILO, Geneva,
ILO (2001), The construction industry in the twenty-first century: Its image, employment prospects and skill requirements, ILO, Geneva.
ILO (2004) http://www.ilo.org/
SLIC – Senior Labour Inspectors Committee (2004), European Construction Campaign 2003,
SSK (2004), Sosyal Sigortalar Kurumu İstatistikleri 2003, Ankara.