Çalışan Çocuklara Yönelik Sağlık Sosyal Hizmet Sunumu

Kapalı mekanlarda çalışan çocukların çok büyük bir bölümü, bu işi tam zamanlı olarak yapmaktadır. Yani okul İle ilişkileri kesilmiştir. Tüm beklentileri meslek sahibi olmak ve buna paralel olarak ailelerinin (ya da kendi) geçimlerine katkıda bulunmaktır.

Yapılan araştırmalar, babası, eve sürekli ve düzenli gelir getiremeyen çocuklar ile kırsal kesimden kente yeni göçeden (6-7 yıllık bir geçmiş) ailelerde, çocuğunu tam zamanlı bir işe verme eğiliminin yüksek olduğunu ortaya koymaktadır.

Tam zamanlı çalışan çocukların önemli bir bölümü, gelecekte kendi işini kurabileceğini umduğu işlere yönelmektedir. Bunun yanı sıra. işçi çalıştıran çevrelerle sürekli iletişim içinde olmak ve toplumun ara işgücü gereksinmesine yanıt verecek biçimde yetişmeleri, gelecek kaygısı içinde olan çocuklar içinde çekici olmaktadır. Bundan ötürü, toplumda “sanayi siteleri” diye anılan ve küçük ölçekli işyerlerini barındıran toplu işyeri alanları, çocuk işçilerin ağırlıklı bölümü ile karşılaşabileceğimiz alanlar olmaktadır.

Ulusal ölçekte yapılan ve uzmanların katılımı ile politikaların üretildiği toplantılarda, kısa erimde (vadede), çocukları yasaklarla ve zorlamalarla çalışma yaşamından uzak tutmaya olanak olmadığı, böyle bir tutumun, tersine onları daha sağlıksız ve düzensiz işyerlerine doğru iteceği belirtilmiştir.

Bu durumda en uygun çözüm, uzun erimde ekonomik-sosyal politikalara paralel olarak çocukları çalış-ma yaşamında uzak tutmaya çalışmaktır. Kısa erimde ise, onların çalışma koşullarını olumlu hale getirmeye çalışmak ve destek hizmetleriyle sağlık-sosyal gereksinmelerini karşılamaya çalışmaktır.

Tam zamanlı çalışan çocuklara yönelik kısa erimli, iyileştirme önlemleri ise iki kanattan sunulabilir. Bunlardan ilki çıraklık eğitim merkezlerinde geliştirilecek (bugün için yoktur) okul sağlığı örgütlenmeleridir. Diğeri ise, işyeri hekimlikleridir (Bugün için küçük işyerlerinde yoktur). Bunu gerçekleştirmek için önümüzde çeşitli seçenekler vardır. Bu seçeneklerden biri Çıraklık Eğitim Merkezinde Okul Sağlığı Örgütlenmesi’dir.

OLUMLULUKLARI

  • Çocukların toplu olarak bulunmaları
  • Hizmet kolaylıkları
  • İşveren iznine gerek olmaması
  • Araştırma yapma kolaylıkları

OLUMSUZLUKLARI

  • İşyeri koşullarının değerlendirilmesi
  • Kaçak olarak çalıştırılan çocuklara , ulaşamama
  • Kapsam-dışında kalan çocuklara ulaşamama
  • Yıl içinde sürekliliğinin bulunmaması
    *haftada bir gün okula gidiliyor
    *yazın üç ay tatil yapılıyor
  • Çocuğa kazandırılan hizmete ulaşma alışkanlığının üç yıldan sonra sürdürülememesi (çocuk yönünden kalıcılıktan yoksun)

Bu seçeneklerden bir başkası da, küçük işyerleri için ortak sağlık merkezi oluşturulmasıdır.

OLUMLULUKLARI

  • İşyeri koşullarının değerlendirilebilmesi
  • Kaçak çalıştırılan çocuklara ulaşabilme
  • Kapsam-dışında kalan çocuklara ulaşabilme
  • Yıl içinde sürekliliğin bulunması
  • Çocuğu kazandırılan hizmete ulaşma alışkanlığının yaşamın geri kalan kısmında da sürdürülebilmesi olanağı
  • Genel topluma yönelik uygulama ve eğitim olanağı

OLUMSUZLUKLARI

  • Çocukların küçük işyerlerinde ve sınırlı sayılarda çalışmaları
  • Hizmet zorluğu
  • İşverenin izninin gerekli olması
  • Araştırma yapma güçlükleri (işverenin izin vermemesi ya da iş kaybına yol açtığı için)
  • Çocukların iş değiştirmesi nedeniyle aynı çocukla sürekli karşılaşamama
  • Aynı çocukla en az 3 yıl karşılaşma olanağı

Her iki seçeneğin de olumlulukları ve olumsuzlukları birbirini dengelemektedir. Bu bakımdan kısa erimli sağlık- sosyal hizmet modellerinin hem çıraklık eğitimi merkezlerini ve hem de o çevredeki küçük işyerlerini birlikte kavraması gereklidir.

Böylesi bir modeli yaşama geçirmek için Fişek Enstitüsü’nün oluşturduğu ve Türkiye’de bu kapsamda ilk girişim olan küçük işyeri ortak sağlık merkezinden yararlanılması düşünülmüştür.

Fişek Enstitüsü’nün, Ankara ölçeğinde ve özellikle de Ostim Sanayi Bölgesi’nde yoğunlaştırarak sürdürdüğü çalışmalar 10 yıllık bir geçmişe sahiptir. Bu çalışmalarda, işyeri hekimi tutmakla yükümlü olmayan, ortak sağlık merkezi kurma yükümlülükleri olan (ancak bu yükümlülüklerini yerine getirip getirmedikleri izlenmeyen), küçük işyerlerinde, sağlık alanında gönüllü bir birliktelik oluşturmak hareket noktası olarak alınmıştır.

Bugün Ankara Tabip Odası’ndan alınan onay doğrultusunda 180 küçük ölçekli işyerine hizmet götürülmekte ve her geçen gün bu hizmetin kalitesi yükseltilmektedir. Bu çalışma, ülkemizde kendi alanında ilk örnektir. Ülkemizde işverenler, yasa gereği işyeri hekimi bulundururken, sigortalı işçilerine, SSK tedavi hizmetlerinin öne çıkarılmasını sağlamaktadırlar, işyeri hekimlerinin, yasalarca öngörülen koruyucu sağlık hizmeti görevlerini gö-zardı eden bu yaklaşım, yıllardır egemenliğini korumaktadır. Böylesi bir ortamda, vizite
hizmeti yapmayan ve ağırlığını işçilerin işe giriş-periyodik sağlık kontrolleri ile bireysel ve işyeri koşullarına ilişkin sağlık danışmanlığının yapıldığı bir hizmeti ayakta tutmanın ve sürekli kılmanın güçlüğü ortadadır. Ülkemizde, çocuk İşçilerin ağırlıkla çalıştıkları küçük İşyerlerinin çalışma koşullarının düzeltilmesi ve çocuk işçilerin “iyilik” hallerinin geliştirilmesi için en uygun hareket noktası, “küçük ölçekli işyerlerinin ortak sağlık- sosyal hizmeti birimleridir. Fişek Enstitüsü’nün yürüttüğü uygulamalı çalışmalar, gerçekten de bu adımın, olabilirliği en yüksek ve kısa erimde başarılı sonuçların sergilenebileceği bir yöntem olduğunu ortaya koymuştur.

Bir süredir, sözkonusu hizmetin, bir üst düzeyde yeniden örgütlenmesi zorunluluğu gündeme gelmiştir. Uygulamalı çalışmaların ilk basamak sağlık hizmetinin tüm olanaklarıyla donatılması, işyerlerinde götürülen hizmetin “yürüyen klinikler (mobil-ünit)” aracılığı ile daha nitelikli hale getirilmesi gündemdedir. Ancak 1987 yılından bu yana, küçük ölçekli işyerlerinde başlayan ekonomik darboğaz, bu uygulamalı çalışmanın gelişmesini sınırlamıştır. Bu ekonomik darboğaz önce kendisini, işyerlerindeki işçi sayısının
yaklaşık yan yarıya azalması ile göstermiştir. İşyerlerinin vardıktan bu sayı, o işyerlerinin varlıklarını sürdürebilmeleri için gerekli olan çekirdek nüfusudur. 1987’den sonra ekonomik yönden giderek daha fazla zorlanmalarına karşın, işçi sayısında herhangi bir azaltmaya gidememiş olmaları bunun kanıtıdır. Ancak artan ekonomik zor, işyerlerini, harcamalarını olağanüstü boyutlarda kısmaya itmiştir. Devletin işyeri denetimlerindeki eksiklerini de bilen, küçük işyerlerinin işverenleri, önce 12-15 yaşianndaki çocuklar ve endüstri meslek lisesi stajyerlerini uygulama kapsamından çıkarmaya başlamışlardır. Bunu özellikle 1991’in ortalarıdan başlayarak 15-18 yaşlarındaki çocuklar izlemiştir. Böylece, Fişek Enstitüsü’nün, küçük işyerlerine yönelik sağlık-sosyal hizmetleri, işverenlerin yalnızca yetişkin işçileri için parasal katkı sağladıktan bir hizmete dönüşme tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Özellikle çalışan çocuklarla iletişim açısından aşılması gereken en önemli sorun, şu anda varılan bu noktadır.

Fişek Enstitüsü’nün, Ankara ölçeğinde sürdürdüğü çalışmaların Ostim Sanayi Sitesi’nde yoğunlaştırılmasında, The Population Council (Cairo) tarafından verilen 1984 Ortadoğu Ödülü’nün (MEAVVARDS) önemli bir rolü olmuştur. Bu ödülle yürütülen “Çalışan Çocukların Mediko Sosyal Sorunların Araştırması” ülkemizde çalışan çocuklara ilişkin ilk sayısal verilerden birini oluşturmuş, bir merkezde odaklaşarak hizmetin verilmesini olanaklı kılmıştır. Böylece çevrenin ve çalışan çocuk toplumunun daha iyi tanınmasını kolaylaştırmıştır. Bu bağlamda sürdürülen örnek çalışma, 1986′-dan beri ILO’nun ilgisini çekmektedir. Bu tarihte hazırlanan bir raporla, örgütlenmenin vardığı düzeyi, kavradığı çocuk ve erişkin nüfus ile çalışma ortamına ilişkin kısa ve değerlendirme sunulmuştu. 1992 yılında yine ILO’dan alınan proje desteğiyle (IPEC) anılan çalışma bir sıçramanın eşiğine gelmiştir. Proje, küçük işyerleri için kurulan bu ortak
sağlık hizmet ağnın “yürüyen klinik” (mobil-ünit). İlk yardım hiz-meti ve çevresel öiçûmler ile tamamlanmasını içermektedir.

Fişek Enstitüsü ile ILO arasında bağıtlanan antlaşma ile iki yıl içerisinde 1000 çocuk işçiye ulaşılması,

  • onların düzenli sağlık muayenelerinin yapılması,
  • çevresel ölçümlerle karşı karşıya kalınan risklerin belirlenmesi,
  • ilk yardım hizmeti götürülmesi,
  • danışmanlık hizmeti verilmesi,
  • sağlık durumlarının her yıl rapor edilmesi sağlanacaktır.

Bunların yanısıra, seçilmiş küçük işyerlerine yönelik “yürüyen klinik” aracılığıyla düzenli işyeri ziyaretleri yapılması; sağlık hizmeti götürülmesi; bu işyerlerinde, çalışan çocukların çalışma koşullarının belirlenmesi; işçiler ile işverenlerin iş sağlığı güvenliği konularında aydınlatılması sağlanacaktır.

Çalışan çocuklara, ayrıca. Çıraklık Eğitim Merkezlerinde ulaşılması da planlanmaktadır. Belirli risk altında çalışan çocukların, bu riske yönelik muayene ve ileri incelemelerinin iş ve iş kolu düzeyinde eğitim veren bu kuruluşlarda yapılması “olabilirlik* açısından yarar sağlamaktadır.

Bütün bunlara ek olarak, “vefa hizmeti” olarak anılan yerleşik merkezde, tüm projeye katılan çocuklara sunulan sağlık-sosyal hizmetlerden, bu proje kapsamına çeşitli nedenlerle girememiş, ancak yaşlan 15’in altında olan çocuk İşçiler de ücretsiz yararlanabileceklerdir. Bu yolla VEFA HİZMETİNİN dileyen her çocuk işçinin yararlanabileceği yerleşik bir merkez halinde örgütlenmesi planlanmaktadır.

Tam zamanlı olarak sanayi sitelerinde çalışan, bugünlerini ve yarınlarını güvence altına almaya çalışan bu çocuklara karşı toplumun bir vefa borcu vardır. Çünkü onlara, iş bulma olanaktan İle pekiştirilmiş mesleksel örgün eğitim olanaktan sunulmamakta-dır. insan haklarının yoğun olarak tartışıldığı bugünün ortamında, ailelerine temel gereksinmelerini karşılama olanağı sağlanmadığı; yaşam kaliteleri kent yaşantısı düzeyine çıkarılmadığı için çocuklar, okulla ilişkilerini kesip çalışma yaşamına atılmaktadırlar.

Toplumun devlete verdiği vergilerden, okuyan yaşıtları gibi pay almayan, tersine kendisi vergi üreten, çalışan çocuklar, daha iyi bir yaşama) layıktırlar. Vefa hizmeti, daha iyi bir sağlık-sosyal hizmet ve daha iyi bir çalışma ortamı için “genellenebilir” bir örnek olma amacıyla yola çıkmaktadır.

ILO’nun “Küçük İşyerlerinde Çalışan Çocuklar İçin Sağlık Hizmeti” projesi için desteği, 18 ay sürecektir. Ancak Fişek Enstitüsü, kendi örgütlenmesi ve yaratacağı yeni katkı olanaktan ile bu hizmetin sürekli kılınmasını hedeflemektedir.