Avrupa Birliği’nde İş Sağlığı Güvenliği Duyarlılığının Gelişimi

AB sosyal politikasında iş sağlığı güvenliği konusu sürekli ve hızlı bir gelişme seyri göstererek, son dönemlerdeki her antlaşmada ve zirve toplantılarında önemli gelişmelere sahne olmuştur. AB sosyal politikasında, genel olarak bir toptan hareket noktasından ilerlemek pek mümkün gözükmemektedir. Ortak eylem konusunda, Avrupa Parlementosuna Avrupa Tek Senedi’nde, Maastricht ve Amsterdam Antlaşmalarında önemli görevler yüklenmiştir. Ancak, bu görevler sosyal politikada ortak bir referans noktası oluşturmamaktadır. Ortak bir referans noktası oluşturulmaması konusunda Avrupa iş dünyasının önemli etkisi bulunmaktadır.

Avrupa modelinin, bugünkü işsizlik v.b sorunlarda önemli bir etmen olduğunun düşünüldüğü neo-klasik bir ortamda, ortak bir politikadan sözetmek daha da güçleşmektedir.

AB sosyal politikasında önemli bir yeri olan Beyaz Kitap’ın içeriği;

-İş, nitelik ve çalışma koşulları,

-İşgücünün mobilitesi,

-Fırsat eşitliği,

-Sosyal koruma ve sosyal içerme,

-Kamu sağlığı gibi alt başlıklardan oluşmaktadır.

Daha sonraları Beyaz Kitap’ın daha da geliştirildiğini görmekteyiz. Bu süreçte var olan ögeler ise;

-İşsizliğin azaltılması,

-Sosyal damping,

-İş sağlığı güvenliği,

-Nüfus değişimi v.b. dir.

Beyaz Kitap’ın çıkış ve gelişim evresinde en önemli dikkati çeken şey ise iş sağlığı güvenliği konusunun daha öznel bir yapıya kavuşarak, doğrudan kendi ismiyle metinlere girmesidir. İlk metinde ‘iş, nitelik ve çalışma koşulları’ başlığı altında düşünülebilecekken, ikinci metinde, doğrudan iş sağlığı güvenliği terimiyle karşılaşılmaktadır. Bu, konunun kendini resmi metinlerde ve tartışma zeminlerinde kabul ettirmesi demektir. Böyle bir başlangıç, konunun gelişimi açısından iyi bir çıkış noktası oluşturmuştur.

Roma Antlaşması’nda öncelik ekonomik bütünleşmeye ağırlık verilmiş, sosyal politikaların ertelenmesi yaklaşımı içinde olunmuştur. Buna karşın, iş sağlığı güvenliği konusu Roma Antlaşması’nda da yer almıştır. 1957 tarihli Roma Antlaşması’nın 36.’ncı maddesinde ‘…kamu ahlakı, kamu düzeni ve kamu güvenliği, insan, hayvan ve bitki sağlığının korunması…’ ifadeleriyle bu konu anımsatılmaktadır. Bu sözlerin sonunda, bu ilkelere dayanarak üye ülkelerin, diğer üye ülkelerden gelen malları iş sağlığı güvenliği normlarına uymadığı gerekçesiyle reddedebilme hakkı verilmektedir. Böylesi bir davranış biçimi, uluslarası ticarette tarife-dışı engel olarak nitelenmektedir. Bu hakkın kullanımı üye ülkeler arasındaki ticarete önemli engeller çıkardığından, iş sağlığı güvenliği konusundaki farklılıkların uyumlulaştırılmaya çalışılması önem kazanmıştır. Ancak, 1970’lerde anlayış değişimi başlamış ve sosyal politika da önemsenir bir konuma yükseltilmiştir. 1972 Paris Doruğu’nda başlayan sosyal politikanın önemsenmesi, Doruk sonrasında bazı kararlar alınmasını sağlamıştır. 1974-1976 Sosyal Eylem Programında geniş bir kavramsal içerik içinde de olsa, iş sağlığı güvenliği konusunda bir gelişme olmuştur. Geniş olarak belirlenen yaşam ve çalışma koşullarını iyileştirme konusunun içinde yer alan iş sağlığı güvenliği ve bu alanla ilgili diğer konularda iki adet direktif yayınlanmıştır.

Yazının başında da belirtildiği gibi, iş sağlığı güvenliği konusunda Beyaz Kitap’ın hazırlandığı dönemde önemli gelişmeler ortaya çıkmıştır. Ancak, iş sağlığı güvenliği alanındaki esas yaklaşım 1987’de Avrupa Tek Senedi ile ortaya konulmuştur. Tek Senet, çalışma ortamında işçilerin sağlık ve güvenliği konularının düzenlenmesini ve bu konuda karar alırken “nitelikli çoğunluk” yöntemini getirmiştir. İlgili maddeler ise 118a ve yenisi 138’dir (1). Bu konuda bir istisnadan bahsetmek gerekmektedir. 118a maddesi, Avrupa Birliği’ne, küçük ve orta boy işletmelerin kurulmasının iş sağlığı ve güvenliği düzenlemelerinden etkilenmemesi için yükümlülük vermiştir. 118a’nın topluluğa verdiği yetki asgari zorunluluklar konusundadır. Yine, 118a maddesine dayanarak, AB Konseyi üye ülkeler arasındaki farklılıkları gidermeye yönelik uyumlulaştırma düzenlemelerine yönelmiştir.

Avrupa Tek Senedi’nden hemen sonra AB’nin iki önemli çerçeve direktifi ortaya çıkmıştır. Bunlardan birisi, 77/576/EEC numaralı Konsey Yönergesi’dir. Bu direktiften hemen sonra ise, 27.11.1980 tarihli ve 80/1107 sayılı ‘İşçilerin çalışma Esnasında Korunmalarına İlişkin Konsey Direktifi” yayınlanmıştır. 80/1107 saylılı direktif, 05.05.2001 tarihinde iptal edilmiş ve bu direktifin kapsamındaki alanlar 98/24 sayılı direktif çerçevesinde ele alınmaya başlamıştır. Bu direktifle birlikte, ağır metaller, asbest, gürültü ve kurşunla ilgili 4 ayrı bireysel yönerge yayınlanmıştır. Diğer çerçeve yönerge ise, 12.06.1989 tarih ve 89/391 sayılı ‘çalışanların Korunması ile İş Güvenliğinin İyileştirilmesine Yönelik Tedbirlerin Uygulanması’ direktifidir (Bu direktif, mevzuatımıza, 03.12.2003 tarihli İş Sağlığı Güvenliği Yönetmeliği adıyla katılmıştır). Bu direktifle, iş sağlığı güvenliği konusunda uygulanması gereken genel kurallar ortaya konmuştur. Ayrıca, işverene risklerin belirlenmesi, işçiye de bilgi ve eğitim alma konusunda görevler yüklemiştir.

Avrupa Sosyal Şartı olarak bilinen İşçilerin Temel Sosyal Haklarına Dair Topluluk Şartı iş sağlığı güvenliği alanında çok önemli gelişmelere katkıda bulunmuştur. Avrupa Sosyal Şartı , uluslararasılaşan sosyal hakların bölgesel düzeyde güvenceye bağlanmasına katkıda bulunan bir insan hakları belgesidir (2). Türkiye’ninde çeşitli çekincelerle imzaladığı 18 Ekim 1961 tarihli Avrupa Sosyal Şartı ‘ı, 26 Şubat 1965’te yürürlüğe girmiştir. Avrupa Sosyal Şartı ‘nın güvenceye aldığı 19 maddeden birisi de, üçüncü maddede yer alan iş sağlığı güvenliğidir.

Avrupa Anlaşması’nın bazı bölümlerinde Helsinki Doruğu’nda değişiklikler yapılmıştır. Sosyal Hükümler başlıklı 136.’ncı madde iş sağlığı güvenliği konusunda düzenlemeleri de içermektedir. Türkiye’de de yakından takip edilen ve uyum sürecinin bir parçasını oluşturan, AB müktesebatında Sosyal Politikalar ve İstihdam başlığı altında iş sağlığı güvenliği konuları da yer almaktadır. Maastricht Antlaşması içerik olarak daha çok siyasal ve ekonomik bir görünüm verse de sosyal politika ve onun içinde yer alan iş sağlığı güvenliği konusuna yeni bakış açıları kazandırması açısından önemlidir.

  1. Hüseyin Gökçek : Avrupa Topluluğu’nda İş Sağlığı Güvenliği – çalışma Ortamı Dergisi, Ocak-Şubat 1996 Sayı : 24.

  2. Mesut Gülmez, Avrupa Sosyal Şartı’nın Koruma Sistemi ve Türkiye, Türk iş Yıllığı ’99, Cilt:2 (Yüzüncü Yıl, Birinci Yıl Biterken Dünya’da ve Türkiye’de Durum) Türk-İş Araştırma Merkezi, 1999.

  3. Metin Özuğurlu: Sosyal Politikanın Dönüşümü ya da Sıfatın Suretten Kopuşu, Mülkiye Dergisi, Sayı : 239, Mart-Nisan-Mayıs 2003, Cilt XXVII.