BİTKİSEL YAĞ ÜRETİMİNDE İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ

orkidenin_tekirdag_fabrikasi_deneme_uretimine_basladi_acilis_2014te_h52146

I. GENEL PROFİL

Yağlar, oda sıcaklığında yüksek vizkoziteye sahip, yüksek miktarda karbon ve hidrojen içeren, suyla karışmayan ancak diğer yağlarla kolayca karışabilen maddelerdir. Yağlar yiyecek, yakıt, boya, makina sanayii dahil birçok değişik amaçla kullanılırlar.

Bitkisel yağ endüstrinin ve son tüketicinin kullandığı önemli bir üründür. Dünyadaki en önemli bitkisel yağ kaynakları arasında, zeytin, hindistan cevizi, yer fıstığı, pamuk tohumu, soya fasülyesi, kanola yağı, hardal tohumu, bezir, susam, ayçiçeği, hurma çekirdeği, gene otu, kenevir tohumu, tung, kakao ve mısır bulunmaktadır. Türkiye’de yoğunlukla kullanılan bitkisel yağlar, zeytin yağı, ayçiçek yağı ve mısır yağıdır.

Yağ üretiminin aşamaları genel olarak aşağıdaki gibi sıralanabilir.

  • Temizleme
  • Kırma
  • Mekanik presleme
  • Eksraksiyon

Bu adımlardan sonra elde edilen yağ ham yağdır. Rafine yağ elde edebilmek için işlemler aşağıda olduğu gibi devam eder.

  • Nötralizasyon
  • Ağartma
  • Vinterizasyon
  • Deodorizasyon
  • Paketleme

Yağ üretim prosesinin aşamalarından görüldüğü gibi, üretimin birçok farklı adımı bulunmaktadır. Prosesin önemli adımlarından bazıları, mekanik presleme, ekstraksiyon ve tüm rafinerizasyon aşamalarıdır. Rafinerizasyon ve bunun devamında yapılan üretim işlemleri daha çok santrifüjleme ve benzeri fiziksel işlemler ve bazı kimyasallarla yapılan işlemlerdir. Bu proseslerde kullanılan kimyasallar, ağartma toprağı, asidik ve bazik kimyasallar yangın açısından önemli bir risk oluşturmamaktadır.

II. BİTKİSEL YAĞ ÜRETİMİNDE TEHLİKELER HASTALIKLAR VE KAZALAR

II.1. Hastalıklar

II.1.1. Kimyasal Tehlikelerden Kaynaklanan Hastalıklar

Mesleki cilt hastalıkları başta gıda sektörü olmak üzere pek çok sektörde görülebilen ve çalışanları olumsuz etkileyen rahatsızlıklardan bir tanesidir. Su, sabun, deterjan ve benzeri dezenfektan maddelere uzun süreli maruziyet gıda imalatı sektöründe görülen cilt hastalıklarının yaklaşık %55’lik bir kısmının oluşma sebebidir. Ayrıca gıda imalatı
sektöründe yoğun olarak lastik eldiven kullanımı da cilt hastalıklarının yoğun olarak görülmesinin bir diğer nedenidir. Bitkisel yağ üretiminde kullanılan asidik ve bazik kimyasalların deriyle temas etmeleri sonucu çalışanlarda kontakt dermatit* görülme riski oluşur.

Bitkisel yağ üretiminde çalışanlar, ekstraksiyon için kullanılan hekzan veya diğer çözücüleri solunum yoluyla vücutlarına alarak tehlikeli maddelere sunuk (maruz) kalabilir. Sodyum metilat gibi zehirli kimyasalların deriye temas etmesi ve solunması sonucu deride ve akciğerlerde yanma görülebilir. Tohumlar ve baklaların kırma işleminin yapılacağı alana taşınması ve kırma işlemi sırasında çalışanlar bunların tozlarını solumak durumunda kalabilirler. Ayrıca, ağartma toprağı, filtreler ve nikel katalizöründen kaynaklanan tozun solunum yoluyla alınması da solunum yolu hastalıklarına neden olabilir.

II.1.2. Fiziksel Tehlikelerden Kaynaklanan Hastalıklar

Bitkisel yağ üretiminde diğer gıda imalatı sektörlerinde olduğu gibi sırt ve bel ağrısı şikayetleri en yoğun görülen
meslek hastalığıdır. Genellikle, paketleme bantlarının sonlarında ve ambarlarda yükleme boşaltma işlerinde çalışan kişilerde görülmektedir. Ağır yüklerin kaldırılmasından ve uygun olmayan vücut pozisyonlarında yapılan çalışmalardan dolayı çalışanlarda kas ve iskelet sistemi hastalıkları görülebilir.

İşyeri içi taşıma sistemleri, konveyörler, kazanlar, pompalar, fanlar ve çeşitli buhar ve hava kaçaklarının çıkardığı gürültü çalışanların işitme duyularına zarar verebilecek seviyelerdedir. Yüksek seviyede gürültüye uzun süreler sunuk kalan çalışanlarda gürültüye bağlı işitme kayıpları görülebilir.

Yağın yüksek sıcaklıklarda işleme tabi tutulması gereken alanlarda ortam sıcaklığı çalışanlara rahatsızlık verebilecek düzeylere ulaşabilir. Çalışanlarda aşırı sıcakta çalışmadan dolayı kas ağrısı, yorgunluk ve sıcak çarpması görülebilir.

II.1.3. Biyolojik Tehlikelerden Kaynaklanan Hastalıklar

Bitkisel yağ üretimindeki işlemler, malzeme yükleme işlemleri, depolama ve bakım işlemleri sırasında gerçekleşebilecek mikrobiyolojik bulaşma ve büyüme çalışanların mikrobik hastalıklara yakalanmalarına neden olabilir. Yağ üretiminde en yaygın olarak görülen bakteri salmonelladır. Bu bakterinin kirli yiyecekler ve su yoluyla bulaşması sonucu çalışanlarda salmonellozis* hastalığı görülebilir.

Ham malzeme içinde bulunan aflatoksinlerin vücuda girmesi sonucu çalışanlar zehirlenebilir. Kanserojen bir madde olan aflatoksin Aspergillus flavus ve Aspergillus parasiticus tarafından üretilir ve genellikle toprağa karışır. Mısır gibi tahıllar ve pamuk, soya fasülyesi, yer fıstığı, ayçiçeği gibi bitkiler topraktaki bu maddeyi emebilirler ve işyerine gelen hammeddelerle bunlar çalışanlara taşınabilir. Yüksek doza maruz kalan çalışanlarda karaciğer kanseri* hastalığına tetikleyici olabilir.

II.2. Kazalar

Yangın ve patlama riskleri, bitkisel yağ üretim ve işleme sırasında yapılan işlerin farklı aşamalarında ortaya çıkar. Bu kazalar işyerinde yaşanabilecek mal kaybının yanı sıra, olası yaralanma veya ölüm yol açabilir. Faaliyetin en önemli yangın riski ekstraksiyon ünitesindedir. Bu işlemde, daha önce de bahsedildiği gibi en çok kullanılan çözücü Hekzan’dır. Parlama noktası 0-23 C olan bu solventin kullanımı ciddi bir yangın riski  oluşturmaktadır. Bu faaliyet kolunda gerek hekzan depolanması gerekse kullanımı nedeniyle ciddi bir yangın riski vardır.

Faaliyetin diğer bir yangın riski bulunan alanı hammadde silolarıdır. Silolarda uzun süre bekleyen hammadde ısısının yükselmesi sonucu, silo içi yangınları yaşanabilmektedir.

Bitkisel yağ üretim sektöründe, bitkisel yağın yanıcılığıyla ve  tahılların ve tohumların taşıma ve depolama tesislerindeki yüksek hacimlerdeki yanıcı toz ile ilişkilidir. Buradaki toz havaya belirli miktarda karışarak patlayıcı ortam oluşturabilir ve bir tutuşturucu kaynakla birleşen ortamda yangın veya patlama görülebilir. Ayrıca, tahıl ve tohum depolama işlemi de tahıl ve tohumların kendi kendini ısıtma ve ateşleme potansiyeli nedeniyle yangın riski oluşturur.

Bitkisel yağ üretimi yapan tesislerde, yağda çözünmüş solventin buharlaşması sonucu patlayıcı ortam oluşabilir. Ayrıca, iyot değeri yüksek yağların bulunduğu toprağın ağartılması işleminin yüksek sıcaklıkta yapılması sırasında yangın riski vardır.

Bitkisel yağ üretim ve işleme tesislerindeki fiziksel tehlikeler, diğer sanayi sektörlerinde bulunanlara benzemektedir. Kaygan zemin ve merdiven nedeniyle düşme, korunmasız makinelerin veya hareketli parçaların neden olduğu yaralanmalar, kamyon gibi dahili taşıma araçlarının potansiyel çarpışmalarla ilişkili tehlikeler, kırma ve kullanılan toprağın çıkarılması için kullanılanlar gibi taşıma sistemleri kazara temas bitkisel yağ üretiminde rastlanabilecek kazalardandır.

Tahıl silolarında yapılan çalışmalarda asfiksi (boğulma) sonucu ölüm önemli bir risktir. Son derece toksik azot oksitler ve CO2 siloların doldurulmaya başlandığı sürede silonun kafa alanı içinde birikmeye başlar. Eğer tanker, yükleme öncesinde azot ile temizleniyorsa, tank vagonları da asfiksi riskleri içerebilir.

Elektrik sistemlerinden kaynaklanacak yaralanmalar veya ölümler işçiler için tehlike kaynağıdır. Kullanılan elektrik sistemlerindeki olası kaçak akıma temas edecek çalışanlar çarpılabilir veya elektrik kaçakları yangına neden olabilir.

Yüksek sıcaklıklarda işleme tabi tutulan yağlar ve kullanılan sodyum hidroksit gibi aşındırıcı kimyasallar çalışanlarda yanık*lara neden olabilir.

III. BİTKİSEL YAĞ ÜRETİMİNDE SAĞLIK VE GÜVENLİK ÖNLEMLERİ

Çalışanların solventlerle temasının kaçınılmaz olduğu durumlarda çalışanlar eldiven kullanmalı veya kimyasallara karşı dayanıklı kremler sürmelidir.

Ekstaksiyon işleminin yapıldığı alanlarda çalışanların sunuk kaldıkları kimyasal buharı seviyelerinin düşürülebilmesi için hava sirkülasyonunun yeterli seviyelerde olması gerekir. Özellikle, hammadde taşınan ve depolanan alanlarda, kırma işleminin yapıldığı değirmenlerde, ağartılmış toprağın taşındığı alanlarda ve solventlerin kullanıldığı işlerin yapıldığı her alanda cebri çekişli havalandırma sistemlerinin kullanılması gerekmektedir.

Patlayıcı ortam oluşturabilecek kimyasalların kullanıldığı alanlarda kimyasalların havadaki konsantrasyonları kontrol altında tutulmalıdır. Uçucu organik bileşiklerin havadaki konsantrasyonları alt patlama limitlerinin en az %10 altında olacak şekilde ortam havalandırması yapılmalı ve bunların havadaki konsantrasyonları aralıklarla kontrol edilmelidir. Solvent ile yapılan işlemden sonra  solventin etkili şekilde ortadan kaldırılabilmesi için ekstraksiyon işleminin ardından yağın düzgün damıtılması gerekir.

Yağların ve sonlventlerin ekstraksiyon ünitesinden sızmadığına ve herhangi bir yerden dökülmediğine emin olunarak çalışma yapılmalıdır. Solventle ekstraksiyonu yapılmış yağların parlama noktaları bilinmeli ve bunlara göre ünite içinde sıcaklık kontrolü uygulanmalıdır. Mümkün olan durumlarda, temizlik için solvent yerine sıcak su kullanımı tercih edilmelidir.

Yangına götürecek olan solvent buharı limitlerinin gaz dedektörleri ile önceden algılanması en önemli yangın önlemlerinden biridir. Kritik alanlara tesis edilecek gaz dedektörleri (LEL dedektörleri), ortamdaki solvent buharı yoğunluğunu takip ederek, olası bir birikme durumunda, otomatik olarak ikaz verecek ya da sistemi otomatik devreden çıkarabilecektir. İkinci kademe önlem olarak, yangını başlangıç seviyesinde algılamak için ortamda alev-ısı dedektörleri tesis edilmiş olmalıdır. Bu tip parlayıcı madde yangını açısından riskli olan ortamlarda herhangi bir duman gözlenemeyeceği için duman detektörlerinin kullanımı tercih edilmemelidir.

Açık alev ve sigara konusunda hassasiyet bu tip tesislerde oldukça yüksek olmalıdır. Ayrıca ayrı bir tehlike kaynağı olan statik elektrikten kaynaklanabilecek risklere karşı önlem almak son derece önemlidir. Öncelikle solvent buharının yoğun olduğu ekstraksiyon bölümlerinde tüm elektrik tesisatı ve motorların ex-proof olması gereklidir. Bununla birlikte sistemin iyi şekilde topraklaması yapılmalı ve periyodik ölçümlerle topraklama seviyesi takip edilmelidir. Kullanılan ekipmanlar ve hatlar arasında yük farkından dolayı olası bir statik elektriklenmeye engellemek için topraklamalar yanında eş potansiyel baraları ile bonding uygulamaları da yapılmalıdır.

Silolarda çıkabilecek yangınların önlenebilmesi için siloların sıcaklıkları periyodik olarak takip edilerek, aynı silo içerisinde uzun süre boyunca hammadde bekletilmemesi, gerekirse boş bir silo tutarak bekleyen ürünün havalandırılması için silodan siloya aktarılması sağlanmalıdır.

Solvent yangınlarına suyla müdahale etmek güç olacaktır. Bu tip yangınlar için gazlı ya da köpüklü söndürme sistemleri tercih edilmelidir. Faaliyet gereği üretimin hangi kademesinde yangın çıkarsa çıksın söz konusu yanıcı madde solvent, yağ ve türevleri olacağı için tesis genelinde gazlı ve köpüklü söndürme sistemlerinin bulundurulması yangına doğru şekilde müdahale için önemlidir.

Elektrik tesisatı, nemli ve buharlı ortamlarda elektrik çarpması riski oluşturabilir. Tüm ekipman ve iletkenler uygun şekilde korunmalıdır. Özellikle taşınabilir ekipman veya ışıklar özel dikkat ile korunmalıdır. Islak veya buharlı bölgelerde kullanılan elektrik ekipmanlarına topraklama arızası devre şalteri monte edilmelidir.

Elle kaldırma işini yapan çalışanların el ve bileklerinde ve iskelet ve kas sistemlerinde hasar oluşmaması için mümkün olan alanlarda mekanik taşıma sistemleri kullanılmalıdır. Elle taşımanın kaçınılmaz olduğu durumda bu işi yapacak olan çalışanlara elle taşıma ve kaldırma konularında eğitim verilmelidir.

Gürültülü ortamların bulunduğu alanlar mümkün olduğunca diğer alanlardan izole edilmelidir. Gürültülü ortamda çalışmak durumunda olan çalışanlara gürültü seviyesine uygun kulak koruyucuları sağlanmalıdır.

Aşırı sıcak işlerin yapıldığı alanlarda çalışanların sıcaktan kaynaklanacak sorunları yaşamaması için ortam sıcaklığı kontrol altında tutulmalıdır. Termal konfor ilkeleri göz önünde bulundurularak çalışma ortamının sıcaklığına, nemine veya hava sirkülasyonuna müdahale edilmelidir. Çalışanların sıvı tüketimi gözetim altında tutulmalıdır.

Hareketli makine parçalarından korunmak için etkili makine koruyucuları kullanılmalıdır. Bakımı veya onarımı yapılacak olan makinelerin kullanımını denetim altına alabilmek için kilitleme/etiketleme sistemi kullanılmalıdır.

Çalışanların sıcak maddelere temas edebileceği durumlarda yanıklardan kaçınabilmek için sıcağa dayanıklı eldiven, önlük ve ayakkabı gibi kişisel koruyucular kullanılmalıdır. Aşındırıcı kimyasalların göz ile temasını önleyebilmek için yüz siperlği veya koruyucu gözlük kullanılmalıdır.

DİPNOTLAR

* Karaciğer kanseri, karaciğer hücrelerinin kontrolsüzce bölünmesi sonucu oluşan kanserdir. Kanser doğrudan karaciğer hücrelerinde oluşabilir, buna birincil (primer) kanser denir. Ya da kanser vücudun başka bir bölümündeki kanserden karaciğere sıçramıştır (metastaz), buna ikincil (sekonder) kanser denir. İçinde dolaşan kan oranının fazla olması ve büyük bir organ olması nedeniyle karaciğer kanserin kolay sıçrayabileceği bir organdır. Birincil karaciğer kanserinin iki türü vardır. Bunlardan biri doğrudan karaciğer hücrelerinde başlayan hepatomadır. Diğeri ise safra kanallarında gelişen kolanjiyokarsinomdur. Uzun süreli hastalığı olmayan genç bireylerde görülür.

* Kontakt dermatit, derinin bazı maddelerle teması sonucu oluşan bir reaksiyondur. Bu reaksiyonların %80’i tahrişe bağlı reaksiyonlar (örneğin: bulaşık yıkama sonucu oluşan el gibi), %20’si de alerjik reaksiyonlardır. Reaksiyon temastan hemen sonra oluşmaz. Temas sonrası 1-3 gün sonra oluşan belirtiler genellikle 1 hafta veya daha sonra kaybolur. Deri kırmızı, kaşıntılı, iltihaplı ve kabarcıklı bir hal alır. Reaksiyon genellikle temas yerinde en yoğundur; derinin diğer bölgelerinde de olabilir.

* Salmonellozis, bir tür gıda zehirlenmesidir. Salmonella cinsine bağlı olan patojenik bakteriler yüzünden meydana gelir. Salmonellosis bir tür akut bağırsak enfeksiyonudur. Hastalıklar içinde zoonoz sınıfına girer.

* Yanık, ısı, ışın, elektrik veya kimyasal maddelere sunuk kalma sonucunda deri ve derialtı dokularda meydana gelen yaralanmadır.

1. derece yanıklar: Derinin sadece en üst tabakasının zedelendiği yanıklardır. Kızarıklık, gerginlik ve ağrı görülür. Örnek: güneş yanıkları.

2. derece yanıklar: Derinin üst ve değişen oranlarda alt kısmının etkilendiği yanıklardır. Kızarıklık, gerginlik, ağrı ve su toplanması (bül) ile karakterizedir.

3. derece yanıklar: Tüm deriyi kapsayan; derialtı dokularına, derin dokulara ve hatta kemiklere kadar ulaşan yanıklardır. Deri kuru kayış gibi olabilir veya renk değişikliği görülebilir (kömür gibi, beyaz veya kahverengi olabilir ). Şiddetli yanıklarda, yüzeysel sinir uçları ve kan damarları zedeleneceğinden yanık alanda his kaybı olabilir; buna karşın çevredeki daha az yanmış olan doku aşırı ağrılı olabilir.

KAYNAKLAR

1. Pant, N.M. Oil and Fat, Food Processing Sectors. Encyclopedia of Occupational Health and Safety. Jeanne Mager Stellman, Baş Editör. Uluslararası Çalışma Örgütü. Cenevre. 2011.
2. Akkoyun M. Gıda Sektöründe Yer Alan İşyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Uygulamaları. İş Müfettiş Yardımcılığı Etüdü. İş Teftiş Kurulu Başkanlığı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı. Bursa. 2013.
3. World Bank Group. Environmental Health and Safety Guidelines: Vegetable Oil Production and Processing. 2015